28 Temmuz 2010 Çarşamba

Dünyada yeni sezon için yapılan en iyi 5 forma...

1- Manchester United 
 Gerçekten çok güzel ve klasik bir forma tasarlamış Nike bu yıl Manchester'a.  Sponsor şirketin logosu ne kadar göze batsada , tasarımdaki sadelik ve klasiklik çok yerinde ve hoş olmuş. Sanki 30 yıl öncesinin formalarının bugüne uyarlanmış kalitedeki hali gibi.

2-Southampton
 Yine abartıya kaçmayacak şekildeki görsellik ve bunun yanında korunan sadelik çok hoş olmuş. Özellikle aynı renkteki ve yine sade olan şortu ile müthiş bir uyum sağlıyor.

3-Notthingam Forest

 
 Formada Umbro logosu ile kulüp logosu çok orantılı ve düzgün kullanılmış. Ayrıca kırmızının parlak tonu formada çok iyi durmuş. Yine sadelik ön planda.

4- Palmeiras


 Yine mükemmel bir forma Palmeiras'tan. Aslında her sene klasikleşmiş formalarından biri olmasına rağmen , logo ve FİAT reklamının katmış olduğu o doğal güzellik formayı çok çekici kılıyor.

5- Wrexham  

 Gerçekten çok beğendim. Kırmızı ve beyazın arasında o yeşil renkli logonun sırıtmamasını sağlamak ve bu iki rengi bu kadar uyumlu ve güzel kullanmak Umbro'nun çok büyük başarısıdır. günlük hayatta tişört olarak giyilebilecek bir forma , bir tane almak lazım mutlaka... 

Dünyadaki en çirkin 5 forma yazımızda görüşmek üzere...  

Scott Sutter & David Degen analizi...

David Degen - İsviçre
Fenerbahçe'ye ön elemede rakip olarak Young Boys çıktığında kimse bu akşamki gibi bir takım beklemiyordu. Fenerbahçe içerde ve dışarda rakibini rahat yenerek tur atlar diye bir  fikir oluşmuştu Türk medyasında. Ancak bu akşam gördüğümüz Young Boys, Fenerbahçe'yi gerçekten farklı mağlup edebilirdi. Fenerbahçe tamamen Avrupa kupaları tecrübesini kullanarak maçı şanslı şekilde 2-2 ile bitirdi.

Young Boys takımı futbolu gerçekten , hem kendileri keyif almak hemde tribünlere keyif vermek için oynuyor. Birçok oyuncusu gerçekten iyi mücadele etti ve kötü oyuncuları da yok , gözüme çarpan isimler , stoperleri Arjantinli Emiliano Dudar , sol kanatta oynayan Luljic , adını hatırlayamadığım 15 numaralı santraforları , 10 numaraları Costanzo ve tabiiki bu yazıyı yazma sebebim olan iki oyuncu , Degen ve Sutter.
Gerçekten sağ kanatta Degen'i izlerken , bir Maicon'u , Dani Alves'i izler gibi hissettim kendimi. Abisi Philippe Degen'in maçlarını da birçok kez izledim ama David Degen kadar göze batan bir özelliğini göremedim. David Degen gerçekten nereye koyarsanız orada oynayacak , hemde iyide oynayacak bir oyuncu. Tam komple bir adam. Çok rahat adam geçebiliyor , soğukkanlı , ayağı gayet iyi , ve çabuk düşünebiliyor. Sık sık içeriyi zorluyor ve bu zorlamalarının sonucunda da takımı adına son dakikalarda bir de penaltı kazandırdı. Degen paragrafını kapatırken umarım birgün herhangi bir Süper lig takımında izleme şansı buluruz bu oyuncuyu diyorum...

Scott Sutter- İngiltere
Gelelim asıl en beğendiğim oyuncuya , Scott Sutter  1986 Londra doğumlu.Çocukluğunda en çok sevdiği oyuncular Totti ve Beckham'mış.Aynı zamanda koyu da bir Totthennam Hotspur taraftarı. Milwall patentli bir oyuncu olan Sutter , altyapıda ülkesinin takımlarından Barnet ve Aston Villa formaları giymiş. 2002 yılında profosyonel olan Sutter ilk profosyonel kontratını Charlton Atletic ile imzalamış ve profesyonel kariyerine giriş yapmış. Bundan tam 1 yıl sonra 2003 yılında İsviçre ligi takımlarından Grasshoppers'e transfer olan Sutter , 2003-2009 yılları arasında tam 6 yıl Grasshoppers'de kalmış ve bu süre içerisinde 60 maç oynamış.

Daha sonra 2009 yılında Young Boys'a transfer olan Sutter , burada 26 maç oynamış ve 1 de golü var. Bu gece maçı izlerken ister istemez herkesin dikkatini çekmiştir bu sarışın adam. Müthiş top saklama yeteneği , iyi tekniği , şutları ve ortaları ile gerçekten en az Degen kadar keyif veren bir oyuncu Sutter.  Fenerbahçe'de sanırım en çok Andre Santos yorulmuştur bu akşam , ki zaten bu yüzden olsa gerekki hücum bölgesinde en fazla 1 yada 2 defa görebildim Santos'u.  Scott Sutter  ya bu maça farklı hazırlanmış , yada gerçekten "kumaşı" çok kaliteli , topla oynamayı çok seven bir oyuncu. Üstelik alışık olduğumuz Türk bekler gibi ortasaha çizgisini geçtiği andan itibaren düşüncesizce gitmiyor. Yapacağı her hareketi önceden planlar gibi kendinden emin bir şekilde top sürerek rakibinin üstüne gidiyor. Belki herkesin dikkatini çekmemiş olabilir bu iki oyuncu , ama ben ilk kez böyle kanat organizasyonlarını bu maçta, bu ikiliden gördüm. Başarılarının devamını diliyorum ve  henüz yaşı genç olan bu ikilinin bir an önce farkedilmelerini umuyorum...

Galatasaray ile başlayan forma stratejisi...


3 büyük kulüp , Avrupadaki "İlgiç forma&Çok satış" furyasına kapıldı. Geçtiğimiz senelerde turuncu ve mor forması ile dikkat çeken ancak bu iki formada da müthiş satış rakamlarına ulaşan Galatasaray , son yıllarda çıkardığı Turkuaz renkli forma ve bu yıl çıkardığı mavi ve yeşil formalar , Beşiktaş'ın önümüzdeki günlerde çıkaracağı "Örümcek" forma... Avrupada kulüplerin bu pazarlama stratejisinden yüksek gelirler etmesi yavaş yavaş tüm Dünya takımlarını etkiliyor.


İnsanlara değişik ve de alışılagelmişin dışındaki şeyler daima hoş geldiği ve çekicilik uyandırdığı için , artık her takımda en az bir adet bu şekilde değişik formalara rastlıyoruz. Ancak her zamanki gibi , en sade ve en klasikten yana olduğumu belirtmeliyim.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Domates mi daha kırmızı biber mi daha yeşil & Carlos ve Guti

Guti Hernandez Beşiktaş Forması ile... 
 Mourinho , Real'in başına geçtiğinde Guti büyük ihtimalle artık kendisi için Real Madrid defterinin kapandığını anlamıştır. Kendisi için bir karar vermek zorundaydı , ya 32 yaşında Real Madrid'de bırakmış olmak için futbol yaşamına nokta koyacak , yada  başka bir takıma gidecekti.  O hala kendisine güvendiği için Schuster'i , yani Beşiktaş'ı seçti.

Uzun bir süreç içerisinde Guti geliyor , Guti gelmiyor , Resim , Öpücük vs. derken bugün itibariyle Guti Beşiktaş ile resmi olarak anlaştı.  Beşiktaş , Guti ile anlaştı demiyorum , Guti Beşiktaş ile anlaştı. Çünkü Beşiktaş sadece 100 bin €  gibi ufak bir miktar daha az vermek için 1 hafta bekledi , sonunda Guti bu teklifi kabul etti doğal olarak.

Ancak şuanda gerek Türk medyasında , gerek Türk futbol kamuoyunda "Carlos gibi yaşlı " benzetmeleri yapıldı. Gelin şöyle bir verilerle açıklayalım Guti ve Carlos'un birbirleriyle nasıl kıyaslanmayacak durumda olduklarını. Bu açıklama asla "o daha kötüydü , bu daha iyi" şeklinde değil elbette.

Roberto Carlos , Fenerbahçe'ye geldiğinde yaşı tam olarak 35'ti. Ancak Guti şuanda 33 yaşına henüz girdi.Futbolda 2 yaş çok önemli bir zamandır , özellikle 30 yaşını geçmiş oyuncular için 2 yıl çok önemli bir
Roberto Carlos imzalarken...
zamandır. Ve en önemli nokta , futbolda bir bek oyuncusunun koştuğu mesafe , bir forvet arkası oyun kurucu oyuncusunun koştuğu mesafenin ortalama 5 katıdır.  Yani bir bek oyuncusu olan ve tüm maç boyunca bindirme yapması gereken ancak 35 yaşında olan bir Carlos ile , forvet arkasında oynayacak olan ve pasları ile oyunu yönlendirecek olan Guti'nin karşılaştırılması , başlıkta da yazdığım gibi , alakasız iki cismin , maddenin yada herhangi şeyin karşılaştırılmasından farklı değildir.

Tabiki Guti'nin de Türkiye'de yararlı bir futbol oynayacağının garantisi yoktur. Ancak Hagi gibi olmayacağının da garantisi yoktur. Guti'nin şüphesiz tek zorlanacağı  konu , Süper ligde futbolun , İspanya gibi teknikten çok fizik gücüne dayalı olması olacaktır. Zaten Türkiyeye her yeni gelen oyuncu ligde taktik anlayışı olmadığından , mücadeleden ve sertlikten bahsediyor. Ancak Guti gibi bir profosyonelin bu zorluğa kısa sürede alışabileceği kanaatindeyim...

Doğuştan kaptan olmak...

Bazı oyuncular vardır futbolda , Chelsea'de , Manchester'da oynayacak kadar kalitelidirler , ama hayatları boyunca bu Dünya devlerinde oynayamamışlardır... Çünkü futbolda en önemli şeylerden biri de şans ne yazıkki.

Lorik Cana , 2006 yılından beri takip ettiğim , çok sevdiğim bir oyuncu. Yanılmıyorsam 2007 yılında Liverpool'a karşı oynadığı maçı unutamam. Bir oyuncu hem kendi kalesini müthiş bir hırsla savunup , aynı zamanda rakip kalede üst üste müthiş şutlar atabilir mi , sanırım bunu dünya üzerinde bir tek Gerrard ve Cana yapıyordur. Tabiiki Gerrard kadar kaliteli bir oyuncu demiyorum Cana'ya , ama bugün dünya devi dediğimiz takımlarda oynayan o kadar gereksiz oyuncu varki , açıkçası biraz şans ile Cana belki de bugün Türkiyede değil , Arsenal'in savunmasında olurdu.

Her gittiği takımın kaptanı olan bir oyuncu Lorik Cana , bu pek olağanüstü birşey olarak görülmeyebilir tabii , ancak Marsilya gibi bir takımda 23 yaşında o pazubandı koluna takmak için , gerçekten önemli şeyler yapmak değil , olağanüstü işler yapmak lazım.  Daha sonra Sunderland'e transfer olduğu ilk sezonda hemen kaptanlığı alması , Cana'nın ne kadar hırslı ve sözünü dinletebilen bir yapısı olduğunu gösteriyor.  Umarım böyle bir oyuncu Türk futboluna ve Galatasaray'a hayırlı olur ve uzun yıllar böyle bir adamı izleme şansına sahip olabiliriz.

25 Temmuz 2010 Pazar

Başarının sadece paradan ibaret olmaması & Man.City

Man.City'nin yıldız forveti Adebayor

 Premier Lig , 4 kategoriden oluşuyor bence , Chelsea ve Manu gibi şampiyonluğa oynayanlar ,  Totthennam , Bolton gibi her sezon başında Avrupa kupalarına katılmayı hedefleyenler , Wigan , Fulham,West Ham gibi amacı sadece Premier Lig'de tutunmak olan takımlar ve de West Bromwich gibi "asansör" takımlar.

İşte Manchester City , Arap şeyhlerin eline geçmeden önce Totthennam , Bolton gibi tek amacı Avrupa kupalarına katılabilmek olan ,  tek özelliği ise United ile aynı şehrin takımı olmaktı. Fakat şuanda yapılan transferlere , harcanan o devasa bütçelere rağmen City'nin peş aşama kaydedebildiğini söyleyemeyiz.  Özellikle harcanan para - oyuncu kalitesi oranlamasında transfer politikasının ne kadar plansız yapıldığı da ortada. 

   
 Arap şeyhlerinin takımı satın almasından önce Premier Ligi ortalama 7-12. sıra arasında bitiren Man. City,  2008-2009 sezonunda ligi 10.sırada tamamlamıştı. Geçtiğimiz sezon ise Adebayor , Toure, Tevez ,Cruz gibi isimlere rağmen ligi 5. bitirdiler. Şimdi "Premier Lig'de 5.lik boru mu ?" diyeceksiniz. Man.city puan tablosuna bakıldığında görünen resim gibi başarılı olamamıştır. Her ne kadar sıralamada ilk 5'e girmiş olsalar da asla şampiyonluk yarışının bir  parçası olamadılar. 


Arap şeyhleri de bunun farkında olacaklar ki , bu sene geçtiğimiz seneler gibi , futbol dünyasında ün yapmak için yapılan transferler yerine , Silva ve Toure gibi takım oyuncularını kadroya kattılar.  Aslında takımın başında şahsım adına bana pek güven vermeyen Mancini varken , bu transferler ne kadar başarılı olur tartışılır , en azından bunu şuana kadar Man.City'nin yaptığı 2 hazırlık maçını da kaybetmesinden anlıyoruz...



 

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Kolarov 19 milyon £ karşılığında City'de ...


     Lazio'nun devleri peşinden koşturan solbek oyuncusu Alexander Kolarov için , Manchester City kulübünün yapmış olduğu 19 milyon sterlinlik teklif kabul edilmiş ve Manchester City kulübü , A.Kolarov ile tam 5 yıllık bir sözleşme imzalamış.  Özellikle Dünya futbolunda bek oyuncusu sıkıntısının olduğu şu dönemlerde  fiyatı tuzlu da olsa  asla şüphe edilmeyecek , City'de garanti oynayabilecek bir isim Kolarov. Ancak verilen ücret ile City bu transfer döneminde de fiyat piyasasını tavana vurduracağını gösterdi...